25 Kasım 2009 Çarşamba

Tığ İşi Atkı

Başlanan ama bitmeyen o kadar yarım işim var ki, maymun iştahlılık bu olsa gerek. Yarımları tamamladıkça yüküm hafifliyor, yer açılıyor. 

Bu atkı yaklaşık 2 yıldır bitmeyi bekliyordu. Üstündeki çiçekler ise ne olacağı bilinmeden yapılan şeyler, bir torba dolusu var evde, arabada, uzun yolculuklarda, deniz kenarında yanımda tığ ve renkli ipler bulduruyorum hep, çünkü ufak parçalar ilerde lazım oluyor bu atkıda olduğu gibi. 

Ayrıca tığ ile uğraşmak daha az düşünmeyi sağladığı için sinirli olduğum zamanlarda çok daha fazla tığ işi yapabiliyorum, tüm gerginliğimi alıyor.


Havalar artık bu atkıyı kullanacak kadar soğuk olur mu İstanbul'da bilmiyorum ama başlanan işi bitirmek lazım...



12 Kasım 2009 Perşembe

Şukufe, Maviş Kolyem ve Pasaj

Uzun zamandır yaptığım takıların fotoğraflarını çekerken "ahhh bir cansız mankenim olsa" diyordum. Geçen cumartesi Dolapdere'ye alma niyeti ile gittim, orada bulunan tüm mağazalar çok şık şeyler satıyorlar gerçekten ama benim gibi kendi yağında kavrulan biri için fazlaydı fiyatlar.
Benim aradığım kolsuz ve başsız bir cansız mankendi, Dolapdere'de bu tür polyester mankenler benim baktığım mağazalarda 90-250 tl arasında. Ben hem hafif hemde ucuz olması için plastik manken arıyordum, sadece bir dükkanda buldum, fiyat 25 tl idi ama rengi griydi. Allahtan mağaza çalışanlarından biri Mercan'da plastik manken bulabileceğimi söyledi.
Pazartesi günü iş çıkışı Mercan'a gittim. İstediğim mankeni 3 tl'ye aldım. İlk önce fiyata inanamadım, ucuz olduğu için 10 tane alasım geldi, hayrına dağıtmak için:)
Pazartesi akşamından beri fotoğraf çekip geçen Nisan ayında açtığım ama yenilemeye üşendiğim pasaj sayfam için fotoğraf çekiyorum.
İlgilenen olur belki, cansız mankeni aldığım mağazanın sayfası burada.
Huzurlarınızda Şukufe ve maviş kolyem (adını kızım koydu, internetten Şukufe'nin anlamına baktım, farsça çiçek açan bitki demekmiş).
Okuduğunuz üzere bende artık aktif olarak pasaj'dayım. İlgilenenlere duyurulur.

30 Ekim 2009 Cuma

Tığ İşi Çantam 2

Yazın bayağı uğraştığım, el oyalayan bir model oldu bu, bir türlü bitmek bilmedi, tabii en büyük hatam çantaya alttan başlamak yerine üst kısmından başlamak oldu. Altıgen motifle en alt kısmını birleştiremedim, en sonunda aralara kare motifler koyarak kapattım çantanın altını. Sırıtan bir hata değil gerçi ama takıntılı olduğum ve hatayı bildiğim için bana defolu gibi geldi, yine de uğraştım o kadar, paylaşayım dedim. Benzer bir modeli internette görmüştüm ama adresi hatırlayamadığım için kaynak gösteremiyorum.
NOT:Daha astarlamadım ama sarkma yapmaması için muhakkak astar koyacağım. Neduk'e teşekkürler.

21 Ekim 2009 Çarşamba

KOKOŞ AYNALARIM

İkea'dan aldığım ahşap çerçeveleri biriktirdiğim malzemelerle süsledim. İçlerine çerçevecide ayna kestirip yerleştirdim. Etrafındaki süslerden ayna görünmüyor ama olsun renk olsun, şekil olsun (ayna süsleme fikri Keyifli Hobilerden).

13 Ekim 2009 Salı

KUŞLU SALLANGAÇLAR

Tüm fazla, kullanılmayan malzemelerden kurtulasım var, kurtulayım ki yerine yenileri gelsin derken ortaya bu sallangaçlar çıktı.
Kuş şeklindeki keçeler sanırım yeni çıkmış ya da ben yeni gördüm. Başka birçok çeşidi var bizim boncukçuda.
Çanta sapı olarak kullanılan plastik halkaları gövde olarak kullandım. Makreme halkaları da olabilir belki, denemek lazım.
İlk önce eşit boylarda 8 adet misinanın ucuna kurdela, kumaş parçalarını diktim, boncukları ve kuşları misinaya geçirip eşit aralıklarla halkaya sıkıca bağladım. Halkanın üstünü puantiyeli kurdela ile kaplayıp, 2 eşit boyda kurdela ile sap kısmını oluşturdum. Resimlerden anlaşılır sanırım yaptıklarım.
Şöyle kocaman bir balkon hayalim var. Herkes balkon kapatırken ben salonun yarısını balkon yapıp bir sürü kuşlu sallangaç asmak istiyorum:)





6 Eylül 2009 Pazar

Renkli Portföyler



Pazardaki 5 tl'lik çantacıdan aldığım portföyleri süsledim. Yeşil olanın üstündekileri yine pazarda satılan "3 parçası 1tl" olan kurdelacıdan topladıklarımla yaptım. Beyaz olanın üstündekileri Lacheen'in sayfasında gördüğüm gülleri biraz değiştirerek, ortalarına inci boncuk işleyerek yaptım. Yeşil yapraklar babaannemin yapma güllerinden, bu akşam iftarda biraz daha aşırmam lazım, Allahım sen affet.

































































28 Haziran 2009 Pazar

Tam Düğünlük

Takıyla ilgili neredeyse tüm sayfalarda, özellikle Etsy'de benzer kolyeler var, çok fazla gördüklerimin etkisinde kalarak yaptım bu kolyeleri, biraz abartılı olsa da düz tshirtlerin üstünde bence gayet iyi duracaklar.
Malzemelerin hepsi evde olanlar; perde parçaları, polimerden yaptığım çiçekler, kullanmadığım metal parçaları,tığişi motifler. Küçük parçaları dikerek, büyük parçaları "her evin ihtiyacı" silikon tabancam ile sabitledim, ilk önce keçe üzerine yerleştirdim hepsini, keçe kaşıntı yapmasın diye en alt kısma deri koydum, bu aralar düğün olursa kesin kullanacağım.



23 Haziran 2009 Salı

Blog Hayata Döndüm Galiba...

Yorgunum çok yorgunum, iş derken, Kayra derken, ev derken, zaman bulamıyorum yaptıklarımı resimleyip sergilemeye, bu kadar yoğunluk arasında yine birşeyler yapıyorum yapmasına ama fotolayıp sonra picnik.com'da şekle sokup birkaç kelam ile size sunmak kısmına vakit bulamıyorum.
Neyse dert yanmayı kısa geçip asıl meseleye geleyim.
Bu çanta Eminönü'nde çuval ve benzeri ürünler satan bir mağazadan alınan rafya ipleri ile yapıldı, toplam 4 bobin pembe rafya kullandım, yaklaşık 3 haftada bitirdim, belki daha kolay bir ip ile örülseydi bu kadar uzun sürmezdi ama inat ettim ve bitirdim, elimde yaralar falan açıldı o kadar sert bir ip ama biter bitmez Muya'dan aldığım çakma Birkenstock pembe terliklerim ile büyük uyum göstererek kullanılmaya başlandı tarafımdan.
Bu da anası ağlamış, çok kullanılmış, darbeli, bakımsız kadın parmakları, üstünde oynama bile yapmadım fotonun, isteyen istediği yerde kullansın bu fotoyu, ne işine yararsa artık:)))




27 Mayıs 2009 Çarşamba

GAP Turu: Midyat ve Hasankeyf

Midyat ve Hasankeyf'den görüntüler;

29 Nisan 2009 Çarşamba

GAP Turu: Mardin 2

Yılandan çok korkan babaannem ne zaman yeşillik bir alana girse hep"Şahmeranın başı için" der. Küçükken ne olduğunu anlamadığım birşey olan şahmaran, Türkan Şoray'ın "Şahmaran" filmi ile hayat bulmuştu. Anadolu'da bununla ilgili bir figür olduğunu biliyordum ama ayrıntılarını hiç araştırmamıştım.
Mardin'de otelin tam karşısında bu sanatla geçinen bir aile ile tanıştık, Hasan Usta(insan bir resmini çekmez mi ustanın, sohbetten resimi çekmeyi unuttum valla) sanatı gibi kendisi de koruma altına alınması gereken insanlardan, içten, candan, bizi
öyle güzel karşıladı ki, dükkanda müşteri değil, misafir gibi ağırladı.
Hiç duyurulmasa da Nisan başında Kaliforniya'da Anadolu Sanatları sergisine katıldığını, çok rağbet gördüğünü, çok meraklısı olduğunu anlattı, o anlattıkça ben sevindim, yaptığı işe aşık insanlar beni duygulandırıyor, hemen gözlerim doluyor.

Mar Behnam Kilisesi,
Mardin Müzesi,Kahve sevmeyen ben mırranın ve mırra içme rituelinin hastası oldum,
Dikkat!!!! Hem at, hem eşşek tepebilir.
Benim için Mardin'deki en güzel süpriz, sokak aralarında gezerken karşıma çıktı, çat kapı özgürlüğümüzü kullanarak daldık atölyeye ve bana göre dünya güzeli Cemil İpekçi ile karşılaştık, uzun uzun neler yaptığını anlattı, kadınlar için, çocuklar için...
Seviyorum bu adamı, hep diyorum dünya bu kadar çeşit olduğu için güzel, Mevlevi bir arkadaşım der bu sözü, çok severim "Allah çeşidi sever". Cemil İpekçi'de atölyede bin çeşit insan ile harıl harıl çalışıyordu.
Haftaya devammmmm, bayılana kadar Güneydoğu:)