30 Aralık 2008 Salı

Herkes Farklı, Herkes Eşit

Yeni yıl öncesinde hediye olarak yaptığım kolyelerin resimlerini ekledim bugün. Her ne kadar "sadece sayısal bir değişim bu" desemde herkesin yeni yıl telaşı dışında kalınca asosyal hissediyorum kendimi. "Kutlamıyorum yılbaşı falan" deyip çekilişe de katıldım, sevdiklerime hediyelerde aldım. Bu arada dün akşam Hicri yılbaşıydı, yeni hicri yılımız mübarek olsun, bol sağlık, bol huzur diliyorum her iki yeni yıl içinde. Hiç kan olmasın, önyargı olmasın. Herkes farklı, herkes eşit, yaşayıp gidelim işte.





Eski bir kitap ama ben bu yaz okudum bu kitabı. Hürriyet gazetesindeki bu haberi görünce aklıma geldi. Kitabın tamamı için yorum yapmak istemiyorum ama içinde bolca kız çocuklarına uygulanan sünnetten bahsediliyor. Üzülmemek elde değil.

24 Aralık 2008 Çarşamba

Polimersiz Hayat, Çok Bayat...

Bu polimer kili kim bulmuşsa, yaşıyor ise Allah ömrünü arttırsın , mefta ise toprağı bol olsun, nasıl birşeydir bu malzeme, değerli taş, mermer, aklınıza ne gelirse benzer görüntü elde edebiliyorsunuz, yabancı sayfalarda o kadar çok malzeme, yan ürün var ki almamak için kendimi tutuyorum. İyi ki tanışmışım bu malzemeyle, olmadığını düşünemiyorum, o kadar yaniiiiii.


Bu kadar hayır duasından sonra sadede gelelim, polimerden yaptığım kolyem, arada bulunan kum boncuklar hariç tamamı kilden.

19 Aralık 2008 Cuma

Kurdele İşi, Karanfiller

Tam olarak bitmediler, zincirlerini takmadım ama dayanamadım, ekledim hemen. Uzun zincirin ucuna takacağım bunları ama 2 parçayı sırt sırta yapıştırıp takacağım çünkü uzun kolyelerin ucu dönünce arka taraf kötü görünüyor.

Broş falan olur birde bunlardan aslında. Akşam gidip başka renklerinden almak lazım bu kurdelelerin, o kadar çok rengi var ki aklım kaldı hepsinde. Karanfil kurdelesi diye geçiyor bu arada ilgilenirseniz.

18 Aralık 2008 Perşembe

Etsy'de Buluşalım

Tam 2 haftadır birşeyler eklememişim sayfama, fotoğraf makinamda bir sorun var, sadece yazma kabiliyetim olmadığı için fotosuz olmuyor benim linkler. Neyse ki telefonumda kalmış bir resim buldum ve ekledim.





Sırf bu boncukların üstünde neler yazdığını anlayabilmek için Arapça öğrenmek istiyorum, bir sürü üstü yazılı takım var, mazallah çarpılacağım diye tırsıyorum.





Birde sonunda kendimi dürte dürte ETSY'de bir sayfa oluşturdum, satılacağından değil ama bari biraz adım duyulsun sevdasından yaptım bu sayfayı. Para da pulda gözüm yok, şan, şöhret istiyorum hesabı yani. Allahtan sesim duyuldu. Los Angeles'dan bir bayan takılarımla ilgilendi. Ocak ayında yapılacak olan bir takı konferansında sunacağı "Takı Tarihi" başlıklı tebliğsinde benim takılarımın resimlerini kullanmak için izin istedi. Ben sevindirik oldum, hatta bana attığı mailde "dear artist" demiş, ben uçtum gerçekten. Tüm iletişim bilgilerimi yollamamı rica etti, sizinle çalışmak isteyenler olabilir dedi. Bunun üzerine bin tane hayal kurdum, gerçekleşmeseler bile avunduruyorum kendimi.

4 Aralık 2008 Perşembe

Japan Style Özentisi Yarmagül'ün (Ben, Şahsen, Kendim) Suçu Ne?

Dün Lacheen'in sayfasında Japan Style'ı görünce Google'dan bir aratayım dedim. Seviyorum ben minik insanların stillerini. Zaten minik ve birde çoğu paytak olduğu için çok şirin duruyor ne giyerlerse.

Bu sayfaya bir göz atmanızı tavsiye ederim. Evde dolapta duran, birilerine veririm diye düşündüğünüz bir sürü şeyi değerlendirebilmek adına güzel örnekler var bence.

Bu arada ben 1.77'lik boyumla bu minik insanların stiline heves ediyorum ya vay halime.

3 Aralık 2008 Çarşamba

Havlulara Özgürlük Lütfen

Saadetciğim'in (babaannem olur kendisi) havlu kenarı olur diye yaptığı dantellere tarafımdan el konuldu ve bu danteller kahve renkli incilerle birleşince havlu kenarı olma eziyetinden de kurtulmuş oldu böylece.


Hiç anlamam bu havlu süsleme işini, birde elini, yüzünü silince hatur hutur batar bu işlemeler, bu süslemelerden biri yüzümü çizince evde bulunan tüm havluların dantellerini, süslerini oturup sökmüştüm, çok ayıp biliyorum, bir sürü emek var üstlerinde ama havlunun amacına aykırı, süslemeyin şu havluları nolurrr...


Bir aralar kristal örmeler çok modaydı, kolyenin ucundaki topu o zamanlarda öğrendiğim şekilde ördüm, bu aralar yine böyle top örmelere merak sardım, çantamda boncuklarım, nerede fırsat bulursam çıkarıp örmeye başlıyorum.

1 Aralık 2008 Pazartesi

Peçete Transferine Devam


Peçete transferine başlamışken hızımı alamayıp tuvalete kadar uzattım olayı. Çok uslu kızım, tuvalet kağıtlığının üstüne oturmaya çalışınca demir kağıtlığı poposu ile kırmış ve beni hayrete düşürmüştü. Benzer bir tuvalet kağıtlığı bulamadım, bulduklarım için duvarda yeni bir delik açmak gerektiğinden bu sefer plastik bir kağıtlık aldım ama çok basit durduğu için takınca hiç hoşuma gitmedi sonra baktım gül desenli paspasım var, bu kağıtlığın üstüne bir gül deseni yakışır diye düşündüm.

Bloğumda sadece yaptıklarıma yer vermek amacımla affınıza sığınarak resimledim ve size sundum.

20 Kasım 2008 Perşembe

Edebi Aşk Dili Hiç Birşeydir, Vücud Dili Herşey...

Ne kadar çok Eminönü'den bahseder olmuşum ben, şimdi farkettim. Sizi de baymadan bu yazıdan sonra biraz ara mı versem ne???



Bu yıldız şeklinde olan porselenleri Tahtakale'den, Güvener Pasajı'ndan aldım. ilk porselen boyama denemek için fena sayılmaz diye düşünüyorum. İlk önce beyaz akrilik ile boyadım, gül desenli peçeteleri üstüne yapıştırdım, yanlarına biraz bakır yaldızlı akrilik ve üstlerine su bazlı vernik sürdüm.



Bu hafta uzun zamandan beri yapmadığım birşey yaptım, tek başıma sinemaya gittim aslında uzun zamandır sinemaya gidemiyordum çünkü hafiften bir klostrofobi başlangıcı seziyordum kendimde. Duvarlar basar, tavan üstüne düşer,ayyy diye bağırasım gelir diye hep kapısından dönüyordum filmlerin.



Kendimi denemek için birde çok şey söylendi diye biraz meraktan Issız Adam'ı seyrettim. İçerde boool malzemeli bir Duran sandviçi, koca bir kutu patlamış mısırı götürünce farkettim ki benim klostro yalanmış, özenmişim ben, bir takıntım olsun demişim, klostrofobiyi beğenmişim, almışım ama bana uymamış.



"Eee normalim ben" diye sevinip dururken filme de kendimi kaptırdım tabii. Taksim'de Galata'da sanki görünmez olup Ada ve Alper'in yanındaydım. İyi film budur heralde. Olduğun yeri unutup sinema ekranından herşeyi boyutlu yaşamaktır.



Gerçi filmde benim takip etmediğim bir edebi aşk dili de vardı, oldum olası anlamam ben bu dili, dizime yattın, büyüdüm, avuç çizgilerim, tek vücud falan. "Pişt ne diyonuz len" diyesim, tokatlayasım geliyor, bu sefer filmde "konuşmayın len sevişin" diye bağırasım geldi bu sahnelerde, evet biliyorum, az buçuk ruhsuzum ama zaten yaş olmuş 33 yaniiiii.



Bin tane şey söyledim ama benim için bu filmde olay vücud diliydi. Filmde geçen 2 sarılma sahnesi var, bu iki sahneyi düşününce gözlerim doluyor hala. Uzun lafın kısası "aşk dili hiç birşeydir, vücud dili herşey
(Sadece bu sarılma sahnesinin resmi var, diğerini bulmak mümkün olmadı).






17 Kasım 2008 Pazartesi

Yine Atkı ve Kürkçü Han

Artık havalar soğuduğuna göre gönül rahatlığı ile tığ işi atkılarımı size sunabilirim.

Yün almak için en ucuz mekan (tabii Avrupa tarafı için söyleyebilirim çünkü karşı tarafı hiç ama hiç bilmiyorum, bana hala çok karışık geliyor) Eminönü,Kürkçü Han. Tüm markaların yünlerini piyasa fiyatlarının altında bulmanız mümkün. Özellikle avluya bakan üst kat mağazaları gezin derim. İsterseniz sardırarak kendi yününüzü de yaptırabilirsiniz. Kürkçü Han, Mahmutpaşa'dan Kapalıçarşı'ya doğru çıkarken sağ tarafta kalıyor. Zaten kapısında her zaman yoğunluk oluyor. Birde alt kapısı var aslında ama eğer ortama yabancı iseniz Mahmutpaşa yokuşu üzerindeki kapıdan buyurun bence.

13 Kasım 2008 Perşembe

Başlık Bulamadım, İçerik Karışık

Haftadan haftaya post ekler oldum, zaman bulamaz oldum, yazık bana. Hem çalışmak, hem annelik ve eş görevlerini yerine getirmek aslında kolay iş değil düşünüyorum da şimdi. Birde benim hobi olsun diye bulaştığım bin tane faaliyet (bu faaliyet kelimesi de kızım yuvaya başlayınca girdi lugatımıza) ve haliyle bir türlü tamamlanamadığı için "önce ben, önce ben" diye bağırıp, birbiriyle didişen, yarım yarım işlerim var. Ay yazarken yoruldum.



Bu kolyecağızı geçenlerde yaptım ve sanırım satıldı. Bu ay, yaz başından beri yaptıklarımı sattım, kriz beni de vurdu ama yine de "takılardan para kazanırsam alacağım" dediğim Ugg botlardan alabilecek kadar satış yaptım(Burcu'm sağol). Geçen hafta geldi botlarım. Hayatımda ilk defa yaklaşık 13 gündür aynı ayakkabıyı giyiyorum. Ne rahat bişey bu böyle Allahım.




Kolyeye gelecek olursak ne bulduysam koyduklarımdan yine. Gerçi bir ahengi olsun diye uğraşıyorum bayağı, hakkımı yememek lazım.

6 Kasım 2008 Perşembe

Evet, Kokoşum.

Telefonumdan o kadar sıkılmıştım ki ama yeni telefon almak istemiyordum zaten teknoloji özürlü biri için kullandığım telefon fazlasıyla yeterliydi. Cumartesi günü Capitol'de gezerken bir stand gözüme ilişti. Artık tasarım olayı kendini aşmış, telefonları da defter, kitap kaplar gibi kaplıyorlar. Standa yaklaşınca kendimi alamadım. O kadar güzel şeyler yapmışlar hatta bazılarını swarovski taşlarla bile süslemişler. Telefonu çok hoyrat kullandığımdan dolayı üstü çizik içindeydi, tabi hal böyle olunca hemen çantadan telefonu çıkarıp görevli bayana uzattım. Sonra katalogdan bu kirazlı deseni beğendik kızımla. 1 saat sonra gidip 60 ytl ödeyerek canımmm telefonumu aldım.Biraz cici bici oldu, daha koyu renk birşey mi yaptırsaydım diye düşündüm ama kullanayım böyle, sıkılırsam değiştiririm, nasılsa kaynağı bulduk Capitol'de. Bu arada firma ismi falan almadım, aldığım fişi de bulamıyorum ama Capitol'un 3. katında bir stand bu bahsettiğim firma. Google'dan aradım bulamadım adını.
Böyle kaplatınca telefon birden değerlendi ve "amanınnn çizilmesin" diye keçeden kese yaptım telefonuma, ayyyy ne kokoş bir kombinasyon değil mi?

31 Ekim 2008 Cuma

Hanım Dilendi, Bey Beğendi Atkım

"Bu yazdan kalma günde ne atkısı Banu" diyebilirsiniz. Haklısınız da. Ama hep takı, hep takı olmasın diye, biraz örgü postu olsun dedim. Gerçi benim sayfamda örgü olur, takı olur, keçe olur, sayfamın misyonu bu. Gezi yazısı falan derleyemiyorum, anlatamıyorum. Ama inşallah bu yaz görmek istediğim bir yer var, oraya gidersem sayfa, sayfa post koyacağım. Herşeyi fotoğraflayıp eklemeyen namerttir. Ahdım var, yeter ki gideyimmm inşallah.





Efenimm, bu atkıyı 2003'de yapmıştım, annem triko işi ile uğraştığından kalan trikoları söküp örmüştüm bu atkıyı. Boşuna dememişler "Hanım Dilendi, Bey Beğendi" diye bu modele.

27 Ekim 2008 Pazartesi

Mesaj Kaygılı Bir Post

Kahretsin, sonunda anladılar. Her el emeğimizde, her göz nurumuzda, bunu her paylaşımımızda hep bir amaç vardı aslında. Sonunda tüm gizli, şifreli postlarımızı çözdüler. Biz hepimiz kötüyüz, çok sakıncalıyız, çıkıntıyız ve en kötüsü ezberbozanız. KAHRETSİN, SONUNDA ANLADILAR.
Ama eylemlerim bitmeyecek, duramam, durdurulamam. Ben dursam elim durmaz, sizinle de paylaşmadan olmazzzzzzzz.

Şimdi mesaj kaygılı postuma kaygısız devam ediyorum:) Ekte resmini görmüş olduğunuz kolyenin güvercinini Olivium'daki Accessorize Mağazası'nın outletinden aldım. Sezonda 15 ytl civarında olan bu anahtarlığı 1.5 ytl'e inmişti. Anahtarlık olmasına izin veremezdim, zaten el boyaması, tam seyirlik, sevimli birşey. Diğer parçalar ise elimde olanlar. Bu kolyeyi çok ama çok sevdim... (İçinde güvercin kelimesi geçen bir post yazdım, siz anlamı çıkarın artık, aman çaktırmayın).

22 Ekim 2008 Çarşamba

Takıldım Bu Tokalara

Taktım mı takarım yani bir sürü toka yapmak istiyorum hatta çıkıp Ortaköy Pazarı'nda satmak istiyorum. Keçeyi kesmek, dikmek bu kadar mı zevkli olur??? Tutmayın beni.Heyyyt be:))))

16 Ekim 2008 Perşembe

Cıvıl Cıvıl 365 Etkinlik

Dün, iş çıkışı kitapçılara bakarken bu kitabı buldum. Kızımın hoşuna gider diye düşündüm ama kitabı incelemeye başlayınca içinde her yaşa hitap eden bir sürü etkinlik olduğunu farkettim. Her güne bir masal, her güne bir şiir diye bir sürü kitap var piyasada. Bu kitapta yine aynı mantıkla hazırlanmış. Ama baskı ve dizim gerçekten kaliteli, bol renkli, kızım "yine mi kitap, ben oyuncak istiyorum" der gibi oldu ama içine bakınca "anneeee, bundan yapalım, anneeeee şundan yapalım" deyip durdu uyuyana kadar. Fiyatını da yazayım bu arada 12,5 YTL, bana uygun geldi. İlgilenen arkadaşlar için yayınevi bilgileri burada.Tüm annelere ve çocuklaşmak isteyen herkese şiddetle tavsiye ediyorum.

14 Ekim 2008 Salı

Zehra'nın Çiçekli Tokası

Geçenlerde benzer bir tokayı kızımın ısrarı üzerine öğretmenine yapmıştım. Israrı üzerine diyorum çünkü durduk yere hediye verilmesinden hoşlanmıyorum, Anneler Günü, Öğretmenler Günü tamam ama gerisi peşkeş çekmek gibi geliyor bana. Neyse ki bizim öğretmenimiz bu konularda bayağı ciddi bir bayan. Tokayı bir arkadaşı görmüş Kayra'nın, beğenmiş, Kayra bu sefer "Zehra'ya da yapalım" deyince olan malzemelerden bu çıktı ortaya. Fotoğrafta konu mankenliğini kızım yaptı, üstündeki tüm çiçekleri polimer kilden yaptım zaten çiçeklerin üstünde, dikkatli bakıldığında, parmak izlerim görünüyor. En alttaki altın renkli yapraklar plastikten. Bu arada Zehra'da beğenmiş, hergün takıyormuş.

10 Ekim 2008 Cuma

Home Sweet Home

Hızımı alamadım bugün, hem bayram, hem yeni ev ziyareti için gittiğim arkadaşıma yaptığım yastık resimlerini de ekleyeyim dedim. Çarşamba pazarından alınmış kot kumaşın üzerine keçe aplike ederek yaptım bu yastığı, düğmeler ve danteller de pazardan. Ağaç ve evin şekline benzer bir çalışmayı internette görmüştüm ama linki şimdi bulamadığım için ekleyemiyorum. Yastığın arkasını kottan yaptım önce, içime sinmedi sonra baktım o kadar çok divitin almışım ki (bu divitini Kapalıçarşı'da Yağlıkçılar Caddesi'nden almıştım) divitinle diktim bu sefer. Kalın dantelleri de 3 sıra şeklinde altına diktim açıp kapatmak kolay olsun diye.

Tuğba'nın Mimine Çooooook Geç Cevap

Çok geç olsa da Tuğba'nın mimine cevap;
  • Asimetrik duran herşeyden (aynı yöne bakmayan dolap askılarından, aynı şekilde katlanmamış ve renk ayrımı yapılmadan üst üste dolaba yerleştirilmiş tshirtlerden),
  • Yerdeki kıl ve saçlardan (hayatta en çok iğrendiğim şey),
  • Ortalıkta görünen tüm kablolardan,
  • Temizlik sonrasında ev aksesuarlarımın yerlerinin benim koyduğum gibi durmamasından,
  • Kızım Kayra'nın halılara yapışan oyun hamurlarından,
  • Tüm elektronik eşyaların kumandalarından,
  • Bardak altlığı kullanmadan bardağı sehpaya, masaya koymaktan nefretttttt ederim.
Daha yazsam neler çıkar da "anaaaa sayko bu yav" dememeniz için kısa kesiyorum ve Aslıhan'cığımı mimliyorum.

24 Eylül 2008 Çarşamba

Uzuuun Kolyem2

Uzuuun bir haftadan sonra tekrar hayata döndüm(öyle sanıyorum). Uzun kolyelere bir tane daha ekledim bu arada. Böyle sallantılı kolyelerde kullanılan metal parçalarının 3 boyutlu olması daha şık duruyor, baskıda şekillendirilmiş metal parçalarından iki tane alıp kuvvetli bir yapışkan ile birbirine yapıştırdım, bu kolyeyi taktığımda ucundaki metalin arkasındaki kötü görüntüyü bu şekilde yok etmiş oldum.

18 Eylül 2008 Perşembe

Siyahlara Devam

Hiç neşeli şeyler yapasım yok, çeşit çeşit siyah boncuklar aldım zaten, bir o kadar da yoğunum bu aralar, işten eve gidince elimi kaldırmaya halim olmuyor. Belki Ramazan tatilinde enerji toplayıp eski renkli halime dönebilirim. Yeni siyahlarımla yaptığım bir kolye daha.

15 Eylül 2008 Pazartesi

Abla, Kardeş Ortak Çalışma

Canımmmmm kardeşimin askerdeyken öğrendiği örme tekniği ile beraber yaptığımız bilekliği ekledim bugün. 4 sıra ip ile yapılıyor bu makreme. Anlatmak isterdim ama uzun uzun seyretmeme rağmen beceremedim. Sadece kapatma kısmına gerekli aparatları ve boncukları taktım, beceremiyorum ben bu makreme işlerini, olmuyor, olmuyor.

11 Eylül 2008 Perşembe

Kış Hazırlığı

Son etkinliğim, kış geliyor diye siyah birkaç şey yapayım dedim. İlki bu, diğerlerini de ekleyeceğim.Boncuk dışındaki diğer metal malzemeleri Eminönü, Tom Flaş'dan aldım. İnternette sayfasına rastlayamadım ama ilgilenen olursa tarif edebilirim.

10 Eylül 2008 Çarşamba

Sıralı Kolyem

Bu kolyenin benzerini daha önce yapmıştım. Kum boncukların renk uyumu hoşuma gidince bu çıktı ortaya. Kışın kemik rengi kazakla kullanmayı düşünüyorum, satmaya karar vermezsem eğer.

8 Eylül 2008 Pazartesi

Tığ işi ve Oyalı Küpem 3

Etsy'de dolaşırken benzer küpelerden görmüştüm. Takar mıyım bilmiyorum ama yaptım işte. Kışın belki kullanırım, yazın herşey ağırlık yapıyor bana.

5 Eylül 2008 Cuma

Melekli Setlerim



Bir aralar melek figürlü herşeye takmıştım kafayı, nikah şekerim bile melek şeklinde magnetti sonra gına geldi hatta nefret ettim. Ama geçen hafta Eminönü'nde görünce bunları dayanamadım, çok sade zaten sadeliğine vuruldum. Kum ve metal boncukları yanyana dizerek zincir yaptım, bileklik için lastik misina kullandım. Hem siyahını hemde kırmızısını yaptım.

3 Eylül 2008 Çarşamba

Balıklı Anahtarlık (Kullanana Kısmet Getirsin İnşallah)

Bilgisayarımındaki resimleri düzenlerken bu balıklı anahtarı yayınlamadığımı farkettim, bugünü boş geçmeyelim diyerek hemen ekledim.

2 Eylül 2008 Salı

Fimo ve Çekirdek Kardeşliği

Bu kolyeyi boncuk kutularımı biraz boşaltma çabalarım sırasında, kalan fimo boncuklarımı kullanarak yaptım. Aralarda biraz tahta boncuk var birde keçi boynuzu çekirdeği kullandım. Kuruduğunda bile şekli değişmiyor ve bu tarz kolyelerde hoş duruyor, aslında kolay delinebilse bir sürü yerde kullanacağım ama el matkabı ile biraz zor oluyor.